Gündeme Osmanlı bombası düştü
Hayattaki 74 hanedan üyesini bir çatı altında toplayacak Osmanlı Vakfı kuruluyor.

Padişah 5. Murad’ın torunun torunu Şehzade Osman Selaheddin Osmanoğlu, Osmanlı Hanedanı üyelerini bir çatı altında toplayacak bir vakıf kurmak istediklerini dile getirerek, "Bu vakıf bizi daha birleştirsin. Gençleri Türkiye’ye daha yakınlaştırmak için. Türkiye’de olan biteni bilsinler, Türk kültürüyle bağdaşlaşsınlar" dedi.

Osmanoğlu, Beylerbeyi’ndeki evinde AA muhabirinin sorularını cevaplayarak, babası Şehzade Ali Vasıb Efendi ile annesi Mukbile Sultan’ın sürgüne gidişlerini ve hayatlarını anlattı.

Babası Şehzade Ali Vasıb Efendi’nin 1903 yılında Çırağan Sarayı’nda doğduğunu ve 5. Murad’ın torunu Ahmet Nihat Efendi’nin oğlu olduğunu dile getiren Osmanoğlu, annesinin ise Sultan 5. Mehmed Reşad’ın torunu Mukbile Sultan olduğunu kaydetti.

Babası Ali Vasıb Efendi’nin Galatasaray Lisesi (Mekteb-i Sultani) ve Harp Okulu’nda (Harbiye Mektebi) okuduğunu anlatan Osmanoğlu, şunları dile getirdi: "Ama ne yazık ki 1924’te, 21 yaşında iken sürgüne gitmeye mecbur oldular. Annem o zaman 12 yaşındaymış. Hepsi Sirkeci’den Budapeşte’ye gittiler.

Budapeşte’de bir süre kaldılar. Viyana’ya uğradılar, oradan da Nice’e gittiler. Orada 11 yıl yaşadılar. O zaman evli değillerdi, 1931 yılında evlendiler. 1935’de Nice’den Mısır’a gittiler ve son senelerini Mısır’da geçirdiler. Ben 1940 yılında İskenderiye’de doğdum. Orada İngiliz okuluna gittim.

Orası çok kozmopolit bir yerdi. Biz İngilizce, Fransızca, Türkçe, Arapça konuşurduk. 18 yaşına kadar Mısır’da yaşadım. Liseyi bitirdikten sonra yüksek tahsilim için İngiltere’ye gittim. Orada finans ve muhasebe okudum. Kariyerim İngiltere’de geçti. Orada evlendim. 4 çocuğum vardı, biri vefat etti. 3 çocuğum, 8 torunum var. Hepsi İngiltere’de yaşıyor. Büyük oğlum Orhan Murad, küçük oğlum Selim Süleyman kızım ise Ayşe Gülnev." Çocuklarının ve torunlarının her yaz Türkiye’ye gelerek Bodrum civarında hep birlikte tatil yaptıklarını da ifade eden Osmanoğlu, böylelikle onların da Türkiye ile bir irtibatlarının bulunduğunu söyledi.

Osmanoğlu, Mısır’da yaşadıkları dönemde Osmanlı Hanedanı üyesi olmalarının her zaman bilindiğini ve dönemin kraliyet ailesinin de Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın sülalesinden olduğu için orada kendilerine büyük bir itibar gösterildiğini de anlattı.

ÜÇ BEŞ SENE İÇİNDE DÖNECEKLERİNİ DÜŞÜNDÜLER

Babasının sürgüne gönderildikleri dönemine ilişkin de Osmanoğlu, "Babamlar ilk seneler, ’3-5 sene içinde döneriz’ diye düşündüler. Uzadıkça uzadı. 1924’ten sonra 1952’de Sultan ve sultanların çocuklarına izin çıktı.

Şehzadelere 1974’e kadar izin çıkmadı. Tam 50 sene geçmişti ve babam 71 yaşına varmıştı. 50 yıl içinde İstanbul çok büyük değişiklere uğramıştı. Ben de ilk geldiğimde 34 yaşındaydım. Geldiğimde de turist olarak gelirdim. Sonra İngiltere’de emekli oldum ve buraya yerleştim" diye konuştu.

Beylerbeyi Sarayı’nın yakınında ve babasının doğduğu Çırağan Sarayı manzaralı evini satın aldığını da ifade eden Osmanoğlu, "Boğaz’da olmak istedim ve Beylerbeyi nasip oldu" dedi. Babasının sürgündeki yılları boyunca özlemlerini dile getirdiğini, özellikle okulundan ve arkadaşlarından bahsettiğini de belirten Osmanoğlu, "Babam döndüğünde arkadaşları ona yakınlık gösterdiler" şeklinde konuştu.

Osman Selaheddin Osmanoğlu, atalarının yaşadığı ve devleti idare ettikleri saraylara gittiğinde yaşadığı hisleri de ifade ederek, "İlk geldiğimde çok etkilendim. Artık çok gidiyorum. Arkadaşlarımı götürüyorum gezdiriyorum, adeta bir rehber gibi oldum" dedi.

HAYATTAKİ OSMANLI HANEDANI ÜYELERİ

Hayattaki Osmanlı hanedanı üyeleri hakkında da bilgi veren Osmanoğlu, hayatta 25 şehzadenin var olduğunu, yani babadan oğula Osman Gazi soyundan gelenlerin bulunduğunu, bunların 6’sının da kendisi, 2 oğlu, 3 torunu olduğunu anlattı.

Ailenin en yaşlı üyesi olan aile reisi Osman Bayezid Osmanoğlu’nun New York’ta yaşadığını kaydeden Osmanoğlu, ayrıca hayatta 16 sultan, 23 sultanzade, 13 de hanım sultan bulunduğunu, dolayısıyla 77 hanedan üyesinin var olduğunu vurguladı. Osmanoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bizim aile dağıldığında bazıları Orta Doğu’ya gittiler ve Arapça bilirler, Türkçe bilirler, doğu mantalitesi vardır. Bazıları da batıya gitmişler.

Oraya gidenler arasında bir çok Türkçe bilmeyen kişiler var. Ailede 2 değişik kitle var. Birbirleriyle tanışıyorlar ama bazılarının aralarında konuşabildikleri ortak bir dil yok. Bu çok hazin bir şey. Ben çok şanslıydım. Mısır’da doğdum evde Türkçe konuşurduk, şark usulü büyüdüm, batıda kariyerimi yaptım. İkisine de uyuyorum. Belki diğer kişilerden daha çok aileye hakimim ve yakın irtibatım var.

Bir vakıf kurmak istiyoruz. Bu vakıf bizi daha birleştirsin. Gençleri Türkiye’ye daha yakınlaştırmak için. Türkiye’de olan biteni bilsinler, Türk kültürüyle bağdaşlaşsınlar. Vakıf inşallah bu sene kurulacak. Aile reisimizle konuştum ve Osman Bayezid Efendi Başkan olmayı kabul etti."

5. MURAD’IN BESTELERİNİ YAPTIĞI PİYANOSU

Osman Selaheddin Osmanoğlu, evinin salonunda bulunan piyanoya dikkati çekerek, piyanonun büyük dedesi Sultan 5. Murad’ın olduğunu söyledi. 5. Murad’ın 550 bestesi olduğunu hatırlatan Osmanoğlu, piyanonun sürgüne gittikleri dönemde büyük babası tarafından bir arkadaşına verildiğini ifade etti. Osmanoğlu, "Türkiye’ye döndüğümde, ’Bu eşyalar sizindir’ diye iade ettiler. Büyük babam demek ki arkadaşlarını iyi seçmiş" dedi.