Her yıl yüzlerce insan hastalık ya da kaza sonrası kan bulunamadığı için hayatını kaybediyor.


[Sadece Kayıtlı Üyelerimiz Linkleri Görebilmektedirler]

Buna karşılık, son yıllarda yapılan araştırmalar ülkemizdeki yıllık kan
bağışı oranının nüfusun yüzde 1’i kadar olduğunu gösteriyor. Kan
bağışı, kan bekleyen kişilerin hayatlarını kurtarmasının yanı sıra
kişinin kendi sağlığı açısından da yaşamsal önem taşıyor. Kan bağışında
kan hücreleri yenileniyor, bu da daha sağlıklı ve daha güçlü bir vücuda
sahip olunmasını sağlıyor.
Memorial Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji
Laboratuvarlar Koordinatörü Doç. Dr. Kenan Keskin'in verdiği bilgilere
göre, kan, tek kaynağı insan olan çokdeğerli bir ilaç. Yaklaşık kırk
yıldan beri kan yerine kullanılabilecek ve bu değerli yaşam iksirinin
yerini alabilecek, yapay bir madde elde etmeye yönelik çalışmalar olsa
da, bu konuda tatmin edici sonuçlar alınamadı.
Elde edilen, sınırlı kullanım alanı olan bazı yedekler de
kullanımlarının pratik olmaması ve çeşitli yan etkileri nedeniyle
yaygın olarak kullanılamadı. Tek kaynağının insan olması ve ihtiyaç
duyulduğunda yerine kullanılabilecek bir yedeğinin olmaması kanın ve
kan bağışlamanın önemini son derecede arttırıyor.

Herkesin Bir Gün Kan Bağışına İhtiyacı Olabilir

Düşünün ki; bir yakınınız hastanede, acil bir girişim yapılması
gerekiyor, bunun için de uygun gruptan ve güvenli kan bulunması
gerekiyor. Siz hemen kan vermeye hazırsınız, ancak sizin kanınız
yakınınıza uygun değil. Aranan kan bulunamadı ve geçenzaman hastanızın
aleyhine işliyor, yapılacak ameliyat geciktikçe başarı şansı da
azalıyor. Çok sevdiğiniz bir insan (anneniz, babanız, kardeşiniz,
eşiniz veya biricik evladınız olabilir) çaresizlik içinde bekliyor ve
siz hiçbir şey yapamıyorsunuz.
İşte sağlıklı iken kan bağışlamakla böyle çaresiz bekleyen bir insana
ve onun çaresizlik içinde kıvranan sevdiklerine çare olacağınızı
düşünmeniz gerekiyor. Kan bağışlamanın bence en büyük yararı, insanın
ömründe bir kez olsun bu duyguyu yaşamasıdır.

Ülkemizde Kan Bağışları Yetersiz!

Gelişmiş ülkelerde bir yılda toplam ülke nüfusunun yüzde 3-4 kadar bir
kısmı kan bağışlıyor. Bu miktar bağış gerçekleştiğinde, o ülkenin kan
ve kan ürünleri ihtiyacı karşılanabiliyor ve hastaneye giden hasta veya
yaralıların “kan bulma ya da bulamama” gibi bir derdi olmuyor.
Ülkemizde ise yıllık bağış oranı yüzde yüzde 1 civarında.
Ancak şunu unutmamalıyız ki, sağlıklı her insan ömründe 2 kez kan
bağışlasa bu nedenle sağlıklığına zarar gelmez, buna karşılık kan
bulunamaması nedeniyle hasta veya hasta yakınları zor durumda kalmaz.
Evimizi, arabamızı ve değerli şeylerimizi sigorta ettirerek, onlara
gelebilecek zararları hissetmemek için yıllık olarak belli bir miktar
paramızı bu iş için ayırmaktayız. Acaba sağlığımıza gelebilecek bir
zarar halinde (bir kaza veya hastalık) kendimizi güvende hissetmemiz
daha mı az önemli? Kesinlikle hayır. Böyle bir durumda çok paramız
olması bile işimize yaramayacaktır. O halde bu konuda herkesin, üzerine
düşeni yapması gereklidir.

Kimler Kan Bağışında Bulunabilir?

18-65 Yaş arasında, ağırlığı 50 kilogramın üzerinde, önemli bir sağlık
sorunu olmayan, hemoglobin ölçümü normal olan herkes (en sık 2 ay ara
ile) yılda dört kez kan bağışında bulunabilir.

Kan Vermenin Başlıca Faydaları

· Kan verince kan yapan organlar uyarılır ve kan yapmaya sevk edilir.
· Kan hücreleri yenilenir.
· İnsan psikolojik olarak rahatlar, kendini huzurlu hisseder.
· Daha sonra kendisine kan verilmesi gerektiğinde bunu yapacak insanların çıkacağını düşünerek güven duyar.
· Her kan bağışlayana kan grubu, kan sayımı ve kan yoluyla bulaşan
hastalıklarla ilgili tarama testleri uygulanır, bu da bir yarar olarak
düşünülebilir.
· Gönüllü bağışçılardan alınan kan, güvenli kan olduğundan kan yoluyla
hastalık bulaşması da daha az olur. Sonuç olarak gönüllü bağışçıların
sayısının artması, toplumun sağlık düzeyi üzerine olumlu etki yapar.

Kan Bağışlamak İsteyen Gönüllülere Yapılan İşlemler Neler?

· Öncelikle donör adaylarına bir “donör değerlendirme formu” verilerek
bunu dikkatlice, doğru ve samimi cevaplar vererek doldurmaları ve
altını imzalamaları istenir.
· Formu doldurup, verdiklerinde bu form ilgili görevliler tarafından
incelenir ve donör adayı ile yüz yüze, kısa bir görüşme yapılır. Bu
görüşmede bazı sorular ve verilen cevaplar hakkında açıklama yapılmakta
ve yanlış anlaşılmalar varsa düzeltilmektedir.
· Bu aşamada kan vericisi olmaya engel teşkil eden herhangi bir sorun
yoksa fizik muayene (boy, kilo, tansiyon, nabız ölçümü ve gözle
muayene) yapılır.
· Bu aşamada da bir sorunla karşılaşılmadıysa o zaman yapılacak testler
için tüpe kan alınır. Alınan kan örneğinde kan sayımı ve diğer bazı
testler yapılır.
· Eğer testler sonunda kan alınmasına engel bir sonuçla karşılaşılırsa,
bu konuyla ilgili olarak donör adayına yazılı bir bilgilendirme yapılır.
· Kanda yapılan testlerde de engel bir durum tespit edilmezse bağışçı
adayı kan alınmak üzere donör yatağına alınır ve bir ünite kan alınır.
Kan alma işlemi 15 dakikadan daha az sürer.
· Kan alımı sonrasında 10-15 dakikalık bir gözlem süresi vardır. Bu arada bağışçılara yiyecek ve içecek ikramı yapılır